10 Eylül 2017 Pazar

Senden Sonra Ben...



Beni o kadar da sık düşünme.
Sadece iyi yaşa. Sadece yaşa... Sevgiyle, Will.

Tıpkı Senden Önce Ben romanı gibi elinizden düşüremeyeceğiniz  bir kitap. Will öldükten sonra Louisa'nın hayatı ve yaşadıklarını merak eden herkes mutlaka bu ikinci kitabı okumalı...



Arka Kapak:
Louisa Clark ve Will Traynor birlikte altı ay geçirmiştir. Koca bir yılın yarısı... Ve bu altı ay çok şeyi değiştirmiştir. Lou artık kendi hayallerinden korkan o kasabalı kız değildir fakat hayatı Will'in istediği gibi cesurca yaşamayı da başaramıyordur. Sevdiklerini kaybeden insanların yollarına nasıl devam ettiklerini bilmiyordur çünkü Will'in olmadığı bir dünya onun için hâlâ katlanılması zor bir yerdir. Boş bir apartman dairesinde yaşıyor, havaalanında korkunç bir işte çalışıyordur. Yaşasa da onun için hayat diye bir şey yoktur, ta ki karşısına onu Will'e götüren, kimsenin haberinin olmadığı bir bağlantı çıkana dek...

Kederden arınma yolculuğu hiçbir zaman dolambaçsız değildir ama hayat bazen o incecik çizgide yürürken sunar mucizelerini... Lou sonunda umudu tekrar bulup yeni bir hayat için hayaller kurmaya başlayabilecek midir?

Hikâyelerin mutlu sonla bitmesi için yola devam etmek gerekir...

11 Mart 2017 Cumartesi

Düşünen Bir Yürek...

Susanna Tamaro'ya ait okuduğum ikinci kitap. İlk Susanna kitabı Yüreğinin Götürdüğü Yere Git olmuştu ve çok beğenmiştim.

Susanna Tamaro Düşünen Bir Yürek'le biz okurlarına içinde yaşadığı soruları, cevapları, gelgitleri sade ve kendine özgü bir anlatım biçimi ile sunmuş bence...


ARKA KAPAK

Susanna Tamaro çocukluk ve gençlik yıllarına dair kesitler sunarak ötekilerden farklı olan, yalnızlığı seven küçük bir çocuğun dünyayı anlamlandırma süreçlerini paylaşır okurlarıyla. Çocuğun hayata, varoluşa, yaşama, ölüme, inanca, dine dair sorgulamalarının bugünkü Tamaro'nun düşünceleriyle harmanlandığı kitap, aynı zamanda içinde yaşadığımız çağla ve toplumla samimi bir hesaplaşma barındırır: Böylesi acı yüklü, yabancılaşmış bir toplumda kendi yolumuzu nasıl çizebiliriz? Gözümüzü dünyaya açtığımız anda kim olduğumuzu bizim yerimize toplum bize söylerken yüreğimize, kendi özümüze, bilincimize nasıl ulaşabiliriz?

Susanna Tamaro Düşünen Bir Yürek'le okurlarına ruhunun güncesini sunuyor. Bu günce, onun sağlam ve gerçeği gizeme kurban etmeyen ama gerçekte gizemi bulan maneviyatını anlatıyor.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Zencefilli Kurabiye Tarifi...


Malzemeler:
125 gram tereyağı
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı pekmez
1 yumurtanın sarısı
3 su bardağı un
1 tatlı kaşığı zencefil
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

Yapılışı:
Oda sıcaklığına getirdiğimiz tereyağımızı ve şekerimizi yoğurma kabımıza alıp yoğuralım. Sonra kalan malzemelerimizi de ilave ederek iyice yoğuralım.
Yoğurduğumuz hamuru yağlı kağıdın arasına koyarak merdane yardımı ile açalım. Yarım cm kalınlığında açarak dilediğimiz şekli verelim ve önceden ısıtılmış 180 derece fırında sadece 7 dakika pişirelim.

A  F  İ Y  E  T   O  L  S U  N ...

24 Ekim 2016 Pazartesi

Yabancı Evin Tanıdık Odaları...

Katrına Kıttle'den sarsıcı bir roman. Bu kitaptan sonra bir kitap daha bitirdim aslında ama o kadar etkilendim ki paylaşmak biraz zamanımı aldı.Evlat sahibi olan her anne babanın okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kitaba başladığımda içinden böyle bir hikayenin çıkacağını gerçekten tahmin bile edemezdim. 

Bu kitapta aslında günümüzde de televizyonlarda örneklerini gördüğümüz ve çocuklarımızı sürekli korumaya çalıştığımız çocuk istismarının ne kadar da yakınmızda gelişebileceğini ve çocuklarımıza kimsenin dokunmasına izin vermemiz gerektiğini öğreniyoruz.
Sonra da küçücük bir çocuğun hayatından vazgeçmeyi düşünürken doğru insanlar ile karşılaştığında hayata nasıl bağlanıp, mutlu bir birey olabileceğine şahit oluyoruz.
 
Arka Kapak:
İnsan ister. Tanımak, güvenmek, sevmek ister. Büyümek, yaşamak, güçlenmek ister. Bazen sadece ısınmak ister. Bir evin bir odasında, özgür olmak ister. Kapının dışında başka nefesler de olsun ister. Gerçekler arzularıyla örtüşmediğinde gözlerini kapatır belki. Kulaklarına büyük gelen fısıltıları duymamak için başka sesler hayal eder. Omuzlarına ağır gelen yükün altından kurtulmak için başka diyarlar düşler. Belki bir an yorulur ve yapmak için güç bulabileceği tek şey 'gitmek' olur. Gitmek, sonsuzluğa… İnsan, var oluşuna son vermeyi tercih edebilir. Bunu anlaşılması en güç kılan şeyse, bir çocuk tarafından tercih edilmesidir.

18 Ekim 2016 Salı

Aşure'nin Hikayesi ...


Rabbim bu yıl da aşure pişirmeyi nasip etti. 6 aylık tetkiklerim peşinde koştururken ilk bulduğum fırsatta yaptığım aşuremi sizlerle paylaşmak istedim.

Aşure'nin Hikayesi :

Aşure pişirmek Osmanlıdan sonra daha önem kazanmıştır. Nuh peygamber zamanından geldiği de bilinmektedir. Herkes aşurenin varoluş hikâyesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığını bilmektedir. Hz. Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra kavmine gönderilen peygamberden biridir. Aşurenin hikâyesi ise şu kıssaya dayanmaktadır:

Oğulları olan, Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 1000 seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah'a şikâyet eder. Allah, Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail (as) kendisine yardımcı gönderir.

Hz. Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. Ve Allah sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten Nur'un kaynaması ile gemi hareket eder.

Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. O zamanda yapılmış çorbaya bugün Aşure diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır. Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir Aşure. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilir idi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanırmış güne, kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya dağıtılırmış. O zamanda aşure dağıtan gönüllü "aşure sebilcileri" varmış. Fakire, fukaraya aşure dağıtırlarmış.

13 Ekim 2016 Perşembe

Tuzlu Kurabiye Tarifi...


 Malzemeler:
250 gram tereyağı
1 kahve fincanı zeytinyağı
1 kahve fincanı sirke
1/2 kahve fincanı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 silme çorba kaşığı mahlep
1 paket kabartma tozu
1 yumurta (sarısı içine akı üzerine)
Aldığı kadar un 

Yapılışı:
Yumurta sarısı ve diğer malzemelerimizi bir kaba alalım ve kıvamını alana kadar iyice yoğuralım. Kurabiyelerimize şekil vererek yağlı kağıt serdiğimiz tepsimize dizelim. Üzerlerine yumurta akı sürerek çörek otu serpelim. 180 derecede önceden ısıtılmış fırınımızda pişirelim. 

A  F  İ  Y  E  T    O  L  S  U  N ....

5 Ekim 2016 Çarşamba

Şekerpare Tarifim..

Malzemeler:
2 adet yumurta (1'inin sarısı üzeri için)
125 gram margarin
1 su bardağı pudra şekeri
3,5 yemek kaşığı irmik
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
3,5 su bardağı un

Şerbeti İçin:
3 su bardağı toz şeker
4 su bardağı su
1 yemek kaşığı limon suyu

Yapılışı:
Öncelikle şerbeti hazırlayalım ve su ile toz şekeri tenceremize alıp kaynamaya bırakalım. Kaynadıktan sonra limon suyunu ilave edip beş dakika daha kaynatarak soğumaya bırakalım.

Karıştırma kabımıza 1 yumurta ve 1 yumurtanın sarısı, margarin, pudra şekeri, irmik, kabartma tozu ve vanilyayı koyarak karıştıralım. Üzerine unu yavaş yavaş ilave ederek iyice yoğuralım. 

Elde ettiğimiz hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar ayırarak yuvarlayalım ve üzerinde hafifçe bastırıp oval şekil almasını sağlayalım.


Yağlı kağıt koyduğumuz tepsimize hepsini dizelim ve üzerlerine yumurta sarısı sürelim. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirelim.

 
Fırından çıkardığımız şekerparelerimizin üzerine soğuk şerbetimizi dökelim. Soğuduktan sonra şekerparelerimiz servise hazır.

A  F  İ  Y  E  T   O  L  S  U  N .....