Meleklere inanıyor musun?
Ya sonsuz hayata?
O zaman vampirlere de inanmak zorundasın...
Ya sonsuz hayata?
O zaman vampirlere de inanmak zorundasın...
Dünyanın bütün hazineleri, insanüstü duyular ve hazlar, yerçekimine bile meydan okuyan müthiş bir kuvvet, kurbanın düşüncelerini okuma ve zihnini büyüleme, avlanmanın dayanılmaz heyecanı, insan kanının baş döndürücü lezzeti, bilgelik, servet ve güç, ama hepsinden önemlisi sonsuz hayat… Bütün bunlar bir lütuf mu yoksa bir lanet mi?
Vampir edebiyatının başkahramanı Lestat yüzyıllardır cevabını bulamadığı bu soruların pençesinde oradan oraya savrulurken, kurbanlarından birinin kızıyla; ölümlülerin en güzeli, bütün meleklerden masum Dora'yla karşılaşır. Lestat yavaş yavaş Dora'nın karşı konulmaz cazibesine kapılırken, doğaüstü bir gücün onu takip ettiğini ve ona gittikçe daha çok yaklaştığını fark eder. Memnoch'tur bu. Şeytanın ta kendisidir. Tanrı'nın, insanların çektiği acılara karşı kayıtsızlığına isyan eden Memnoch; Lestat'ı yaradılış anına götürür, cenneti ve cehennemi gösterir, tarihi baştan sona yaşatır. Bu görülmemiş yolculuktan sonra allak bullak olan Lestat'tan tek bir isteği vardır. Dora'ya karşı büyük aşkı ve karanlık vampir dünyası arasında kalan Lestat, şimdi bir karar vermek zorundadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder